
BURAYI tıklayın öğrenin!
-Otur yerine! Ben sınıf başkanıyım, öğretmen kimse kalkmasın dedi.
Nasıl da sahiplenmiş görevini... Kararlılıkla kaldırıyor öğretmenin sırtı mikalı metresini. Sınıftaki tüm çocuklar bize bakıyor. Oysa yaptığım resmi asacağım sadece arkamdaki panoya, her zamanki gibi. Gözlerinde deli bakışı var. Öfke dolu... Müdürün oğlu, okulun kralı bakışı... Yüzü kıpkırmızı. Okulun son günleri. Karne yazmak için öğretmenler odasına gitmiş öğretmenimiz. Anasınıfını da Mustafa'ya emanet etmiş. Gardiyan gibi bizi gözlüyor. Saçları diken gibi. Babası gibi ufak ve zeki biri. Oysa bahçede mendil kapmaca oynarken aynı takımdaydık. Ben ormandaki kurdu canlandırırken o avcıydı. Kalkma diyor. Ama... diyorum. -Kalkma dedim sana! Bir adım daha... Sandalyeyi kaldırıyorum yukarı. Bir şey hissetmiyorum önce. Kaşımın üstünden yere kan damlıyor. Gülşen koşarak öğretmenler odasına gitmiş olmalı. Öğretmenlerin hepsi başımda. Bir telefon trafiği başlamış. Koridorlarda annemin yırtıcı sesi... Kucağında hastaneye gidişim... Hepsi, hepsi rüya gibi... Yaşlı doktor, sağlık memuru, aile dostumuz ebe... Mustafa'yı görüyorum. Orada gözleri yaşlı, suçlu suçlu... Gözlerini düşürüyor.
***
Gemici oldum diyor. Şimdi abimin yanında işe girdim. Susuyoruz. Gözlerini düşürüyor Mustafa.
Size bugün fiziksel yaralarımdan sözedeceğim, içimdeki yaralardan değil. Bu yüzden hoşlanmazsanız -alınmayacağım- yazıyı terkedin.
Ben oyuncak bebekken...
3-5 aylık bir bebekken, develer tellak, pireler berber iken, amcamın kızının oyuncak niyetine benimle oynar iken, köprücük kemiğimi kırdığını ve bir gün de dokuma kilimlerden yapılmış salıncaktan yayık ayranı gibi sallana sallana sopalarının kumaşı delmesi nedeniyle yere düşerek uyumaya devam ettiğimi anlatırlardı da, kendimi Nasrettin Hoca zannederdim.
Çiftdikişli Koğuş Ağası
Haydi sıkmamak için, 5 yaşıma kadar olan diz kapaklarımdaki kapanmayan yaralarımdan söz etmeyeceğim. Ama tam 5 yaşımda, bir kasaba sağlıkçısına başıma post modern tren yolları, samanyolu, guarnica ve gamalı haç çizmesi için tam yetki verdim. Olay şuydu ki arnavut kaldırımlı sokağımızın 3 kanat penceresinin sol camından yarı belime kadar sarkmış anneme bakıyordum. Annem, sabit duran orta kanadı silmekle meşguldi ki ben bir elimde topum, bir elimde simidim ona şebeklikler yapmakla meşguldüm. Topum bir an elimden düştüğünde, kendimi Matrix dünyasında sanıp tutmak için eğildiğimde, kaldırımın nazik taşı, başımı yarmış, beynim dil çıkararak anneme sırıtıyordu. Ama gülmek yerine ağlamayı seçen annem yalınayak hastaneye koşturdu. Yüzünü okşayarak teselli etmeye çalışsam da beni duymuyordu. İşte o karizmatik sağlık memuru, siyah bir iplikle sırıtkan, şebek beynimi yerine tıkarak 9 dikiş attı. Bu façalı kafayı kendime yakıştırmış, koğuş ağası kıvamında ortalıkta dolanıyordum. Ama 9 dikiş benim gibi doyumsuz bir ağaya yetmiyordu.
6 yaşımda ağa olduğuma bakmadan anaokuluna yollanmam, okul müdürünün oğlunun hışmından kurtulmama yetmedi. Öğretmenin verdiği başkanlık görevinin hakkını veren Mustafa, elindeki kocaman metre ile bir yıl önceki yarığın devamına çizik attı. Yine "bununla mı korkutacaksın, ben şerbetliyim, kötüye bi'şi olmaz" modunda beynimle sırıttım ona. (Belki de beynim yalama olmuştu) Karizmatik sağlıkçının kasığını koklaya koklaya 11 dikiş daha attırdım böylece başıma.
Sarılık, Kızamık, Morarık ve Gökkuşağık
Çocukken geçirilmesi gereken hastalıklar hanesindeki sırayı bozmadan izlerken yüksek ateşle kızamık gözümde garip bir şeye neden oldu. Ben artık masaaltı çocuğuydum. Gece oldumu gözüme gelen çiğ ışık gözlerimi kamaştırdığından masanın altında yaşamaya başlamıştım. Sağolsun anneciğim örtüyü kaldırıp, alevli meyve tabağımı sunuyor, arada temiz fanila ve mektup ulaştırıyordu. Masaaltı, sualtı gibi renkli, belaltı gibi riskli bir dünyaydı.
Kol Kırılır Yen-Dolar Paritesi Yarıda Kalır
Bir okulun açılış günü sunuculuğu görevinde selam vermiş sınıfıma gitmiştim ki "bu kimin çocuğu, maşallah" nazarları kuyruğuma yapışmıştı. Hademe amca yaz tatilinde gelen mektupları bağırarak dağıtırken, işgüzarlığımın kurbanı oldum. Esin yan sınıfta diye peşinden koşmak için fırladığımda, yeni cilalanmış tahtalarda spin atarak kolumu U şekline getirmeyi başardım. Artık, sağ elimle, sağ dirseğimi kaşıyabilecektim. Çıkıkçı Dedeler vardı o zamanlar aksakallı, sarıp sarmaladı okuyup üfleyerek. Kutsal bir mertebeye ulaşan koluma hürmeten arkadaşlarım imzalarını attı.
Denizkızı, Denizanası ve Denis Bilman
Geçen günkü yazımda belirtiğim gibi böbreklerimi üşütmemem için, denize girmeyi yasaklayıverdi doktor. Kraldan çok kralcı ruhum, denizden sakım sakım sakladı bedenimi, üstelik deniz kenarında yaşıyorken. Ama yine de denize düşmekten kurtulamadım. Yaralı bir balığa düzgün yüzmeyi öğretmeye çalışırken, tutunmaya çalışan elim teknenin ipini ıskalayınca denize düşüp kıza sarıldım. Denizkızı "böbrek mafyasının" adamı çıkınca eve koştum.
Bir gün de sahilleri zehirli denizanaları basmıştı. Deniz gözlüğü ile onları iskeleden toplayıp karaya çıkarıyor, tuzsuz pelte yapıyordum. Derken nereden aklıma geldiyse gözlüğü takıverdim. Organ mafyasının anasının hışmına uğramayayım mı? Anlaşılan geçen yılkı kahpe denizkızı ona benden bahsetmişti. Yüzümü ısırdı soyka!
Twilight Kuzu
Genelde kurbanlıklarımızı kuzuyken alır 3-4 ay beslerdik. Bir seferinde sonbahar aylarında verecek taze ot kalmadığından bahçedeki dut ağacına tırmanır yapraklarını sıyırıyordum. Bir köpek sadakatindeki kuzum, yapraklarla ilgilenmez fazla samimi olduğumuz için peşimden koşardı. Yine sıyırmış (kafayı değil yaprakları, aklınız nerde?) aşağıya atlayacaktım ki, ayaklarımı uzattığımda kuzum tam atlayacağım yere geldi. Onu ezmemek için son anda rotayı 30 derece sağa kırıp, kırık bir şişenin dibine atlamayı başardım. Ben ayağımı tutup seke seke dolanırken, kuzum kanlarımı yalamakla meşguldü. Komikliğin bu kadarı fazla deyip kurbanda kestik.
Bademcik, Cevizcik ve Fındıkçık
Herkeste 2 bademcik varmış, ama benimkiler hain ve sinsiymiş. Böbreklerime fitne sokan onlarmış. Doktor aldır, kurtul dedi. Haklıydı adam. Bademciklerimin babası kimdi onu bile bilmiyordum. Gerçi oral seksten hamile kalınmayacağını yazıyordu Haydar Dümen ama bu pekala bir dümen olabilirdi. Aldırmaya karar verdim.
Ceviz büyüklüğünde bir leke oluştu yüzümde. Ekzama dedi doktor. Merhem verdi. Bir bok olmadı. Zaten bademcikleri de boş yere aldırmıştım, şimdi okulu bitirmiş doktor olup bana bakacaklardı. Ekzamamı okutup büyük adam etmeye karar verdim. Annem mahalle mektebine yazdırdı, babamsa... pardon bu benim hikayem değil. Okuyucu bir kafa bulduk. Harddiskimi okuyabiliyor ama kayıt yapamıyordu. Bu nur yüzlü teyze 40 gün boyunca bir arpa okuyup, ekzamamı okşadı. Sapık mı ne? Okşaya okşaya boşalttı sonunda içindeki cevizi. 40. günün sonunda ekzamam uçmuş, 11 gün 11 gece, ya da 9,5 hafta filmindeki gibi orgazmı tatmıştım. Eğreti Gelinimi öpüp ergenliğe yelken açtım.
Eğreti Gelinden aldığım taktiklerle okul bahçesinde kız kovalamaya başladım. Kovaladığım kız akibetini anladığından kaçabileceği en stratejik üsse yöneldi: kızlar tuvaletine. Ani bir fren fayda etmedi ve 20 dikişin yanında fındık büyüklüğündeki yarıktan beynim pipisini gösterdi. Artık alenen sırıtmaktansa, pipisini göstererek ironi yapabilecek kadar gelişmişti.
E yeter ama, bütün özel sırlarımı öğrendiniz. Gösteri bitti, hadi dağılın!
Geldik en sevdiğim bölümeee: bu bloga milletin yolu nasıl düşmüş
11.11% odaya soğan: lem ne soğan meraklısı milletsiniz zaten siz zeytini de çekirdeğiyle yutmuştunuz, benim bloguma geleceğinize manava gidin:))
7.41% altınaramak: Alaah Allaaah! hala vahşi batıdaki gibi altın arayan mı var ki internetten nasıl altın aranır diye merak ediyosunuz
7.41% böyle bir aşk görülmedi sevdiğim: bu ne yaa? bi şarkı sözü mü şiir mi? cahilim affedin
7.41% Ne duyduklarıma inandılar,ne gördüklerime.Onlar inanmadıkça ben hırçınlaştım;ben hırç%C : bu kadar uzun bi cümle aranır mı be internette, güzin abla mı bu? yormayın google'ımı bakiim
3.70% ALTIN ARAMAK: küçük harfle aradın çıkmadı, şimdi de büyük harflemi arıyosun?
3.70% bir aşk vardı canı sıkılan: ee nooldu? öldü mü zavallı?
3.70% kendimi yarım hissediyorum sanırım kopuyor içimden artık : walla size arama yapmayı ööreticeem, bööle uzun uzun cümleler sheakespeare sonelerinde yok bea!
3.70% soppho vip-file.com: hadi bu garip siteyi aradınız, benim bloga nası geldiniz ki? ben soppo neyin bilmiyom gurban
3.70% sen hic farketmeden kalp kirmadinmi: hah! aferin doğru adrese geldiniz. ama bende şarkı sözleri yok:(
3.70% Bütün solaki ve salaki tilkiler: bunu ben de aratiim en kısa zamanda merak şeettim bak!
3.70% domuz kadn ormanda sikiyo: ay bu ne! ne zannediyosunuz lan siz benim blogu? Allah sizi domuz etsin e mi:)))))))))))
3.70% basit ciddi bilgiden sikilan: hah işte ben bu adamları bekliyorum. bu süzme kesim hedef kitlem. kitliim size mutlu zümrem benim. kahve yapiim fal bakiim size, durun gitmeyin!
3.70% üzgün üzgün: bu depresif arkadaşlar için depresyondayım şarkısını fon müziği yapıcaam, canlarım benim!
3.70% Söylüyorum; Herkesi aldatabilirim; ama kendime dönünce titriyorum. Beyefendi gibi sevebilirim%: kim etmiş bu lafı bak takdir ettim
3.70% falih rıfkı atay günlüğü: hah okuyan uslarım benim. gelin paylaşalım okuduklarımızı, günlüklerimizi gösterelim, benim günlüğümü okuyun!
3.70% Çeşm-i Bülbül dizi müzik: bu aramada şok olacağınız bi resim sizi bekliyo ona göre:))
3.70% her odaya soğan: yeter lan soğan kokuttunuz bi issktirin gidin:)
3.70% bir escinselin gunlugu hikaye: hımm canı fantazi isteyen gizli eşcinseller bunlar sanırım. ben biseksüelim uyar mı? telim: 9009009888
3.70% güçlü görünenler en çok korunmaya ihtiyac olanlardır: bunu bilmiyo muydunuz ki?
3.70% köçekler: okuyalım öörenelim, doğru adrestesiniz korkmayın
3.70% "isim ve burç": ben burçla ilgili bişi yazmadım boşuna geldiniz, çorap hurcu konusunda yazmayı düşünüyuom ama, uyar mı?
3.70% herseyden sıkılan bi arkadaşa neler tavsiye edebilirim: BLOGUMU! Google kedi olalı ilk kez fare tuttu bak!
erken gitmenin verdiği gözlemleme fırsatını kaçırır mıyım? bizden hemen sonra içeriye davulcu gırnatacı ve iki adam girip dipte köşe bir masaya yerleştiler -bu arada davetliler de birer ikişer gelmeye başladı- doğrusu ya bizim kadar bu adamlarla ilgilenen yoktu ve ben diğer insanların ilgisizliğinin nedenini merak ediyordum
adamlardan bi kısmı bıyıklıydı hepsi beyaz gömlek ve siyah yelek siyah pantolon siyah rugan iskarpin giymişlerdi o iki adamın ise fazladan etekleri vardı, bol fırfırlı kırmızı üzeri çiçekli bellerindeki kuşağın önünde de rengarenk püskülleri
doğrusu ya sadece düğün sahibinin düğün sonunda hoşluk olsun diye çağırdıklarını sanmıştım -yanılmışım- köçekler çok geçmeden piste çıktılar ve şovlarına başladılar aralarına bir de 70 yaşlarında bir adam katıldı
o anda anladım ki bu bir gelenekti köçekler Kastamonu düğünlerinin vazgeçilmeziydi hele ki bugün google'a girip de köçekler konusunda derin araştırmalarımı yapınca iş ortaya çıktı
adamların hiç de kadınsı halleri yoktu ve birinin elinde nikah yüzüğü de vardı işlerini yaparken de çok ciddiydiler
resimleri işin sürprizini bozmamak için sona ekliyorum