- Bu mevsimde Trakya üzerinden yolculuk harika! Tarlalar yemyeşil, sapsarı ya da kıpkırmızı... Mutlu tekelerin coşkusunu görün, hala akan dereleri izleyin. "Herşeye rağmen yaşama" şevki veriyor insana.
- Keşan'a gelmeden Çamlıbağ denilen restaurantta satıreti köftesi yemeden geçmeyin! Kuş cıvıltılarını duymadan... Salatasından, yoğurdundan tatmadan...
- Çanakkale'ye Eceabat üzerinden değil Lapseki üzerinden gidin de düz yol nasıldır, araba kullanmak nasıl keyiflidir görün! Şanslıysanız Lapseki pazarına uğrayın.
- Aklıma gelmişken... Bozcaada'ya gitme mevsimini biliyor musunuz? Bana en sık sorulan sorudur. Hemen söyleyeyim: yılda 4 kez
1)Baharda (Mayıs ayında) gelincikler, kuzukulakları, çiçeğe durmuş kekikler, otlar henüz kurumamış, dereler şırıldarken, bahar meltemini hissederek yürümek için
2)Yazın (Temmuzda) yeni çıkan üzümünü tatmak, denizinden faydalanmak, balık tutmak ve kalabalıklarla coşmak, sahilde ateş yakıp bağıra bağıra şarkı söylemek için
3)Sonbaharda (Eylülün ilk haftası) deniz en sıcak halindeyken, kalabalık azalmış, doğa uykuya hazırlanırken kışa hazırlanmak için
4)Kışın (Ocak ayında) el ayak çekilmişken, adanın yerlileri ile sohbet etmek, şarabıyla soba/şömine karşısında oturup kitap okumak için
Ama kesinlikle 23 Nisan-19 Mayıs ve 30 Ağustosta gitmeyin!
- Bozcaada güllere bulanmıştı. Sarmaşık gülleri evlere sırnaşmış pencereleri zorluyordu. Çocuk sesleri yine sokakları dolduruyor, kordonboyunda çay ve çekirdek ekürisi bıraktığım gibi beni bekliyordu. Çok nadir rüzgarsız olan deniz çarşaf gibi uzanıyor, dipteki yıldızlar, göktekilerden rol çalıyordu. İnşaat yasağına az kaldığından, işçiler harıl harıl harç karıyordu. "Kükürtten adamlar" geçiyordu pırpırlarla. Zaman işini rolantiye almış, adanın aylaklığına ayak uydurmaya çalışıyordu. Gelincikler kadar çoban yastıklarının zamanıydı.
-Çoban yastığı nedir merak edenlere anlatalım: Bu çiçek aslen dikenli bodur bir çalıdır (pişik geveni), mor yapraklı turuncu göbekli. Çobanlar, koyunlarını otlatırken sırtlarındaki abayı bu çalının üzerine serip uykuya dalarlar. Yaylı somyaların üstündeymişçesine yumuşaktır.-Gelincikten bebek yapmayı biliyor musunuz? Fotoğraf makinem yoktu size yapmayı uygulamalı olarak anlatırdım ama neyse ki Asyaselda adlı blogger bencen önce yapmış da beni bu dertten kurtarmış. Şekildeki gibi bir bebeği, 1 olgun (yaprağı dökülmüş), 1 tomurcuk gelincikten yapıyoruz. Olgun olanın sertleşmiş olan göbeğinin hemen yarım santim altından koparıp tomurcuğa saplıyoruz. Sonra tomurcuğun yeşil yapraklarını iki yana ayırıp (bunlar yeşil pelerinini oluşturuyor böylece) içinde kırışık olan kırmızı yaprakları tırnağımızla düzeltiyoruz. Bu da kırmızı elbisesi oluyor. Başına kalem ucuyla göz ve ağız da yaptın mı alın size bi gelin bebek.
6 yorum:
bozcaada süper yaaa
geçen yaz 1 hafta ordaydık.tek sorun denizi aşırı ama aşırı soğuktu.kulaç atamıyordum o derece yani..
gerçekten gidilesi görülesi bir yer..
familiadiarte@gmail.com sizin mi?
@adsız
familidiarte benim değil
işyerinde resim düzenleme programı yok. aynı sayfa üzerine kendi yazılarımı yazacağım daha sonra
kk, birisi seninle iletişim mi kurmak istiyo nedir:))))
bişiy dicem sana; şarap getirdin mi bana? yoksa yine metrobüsün önünü kesip seni bağırta-çağırta indireyim mi aşağıya? :)))))))))))))))))))))))))
fotoğraf makinasız yola çıkılır mı? çıkılabiliyomuş demekki. :P
@ CB
fotoğraf makinamın şarjını kaybetmiştim geçen yıl kullanamıyordum. 1 hafta önce gittim aldım, şimdi de makina kayıp:)))))
seni adaya götürüp direkt fıçıya atacağım:)
*Kükürtten adam ne demek anlamadım ben. :(
*Gelincik bebekten annem de yaparmış eskiden. :)
*Ve galiba ben hiç çam iğnesinden kolye göremeyeceğim.
Bozcaada'ya gidince kime soriyim de bana göstersin Karamel? Var mı bir önerin? :)
Yorum Gönder