Köyümüz anayoldan sapıla sapıla bulunan uzak diyarlardan, bir çocuk şarkısındaki gibi adını daha söylemeye başlamadan canevine dokunanlardan. Evimiz, caminin yanından girince zor bulunan geniş avlulu, beyaz badanalı, ahırlı damlardan. Ve kapımız, ah kapımız, boyasız, gri, eski, ahşap, katmerli kapılardan. Bizim kuytu sokağın sonunda , kocaman... Üzgün, yorgun ve cefakar… Nar çiçeği gibi katmer katmer… Küçüğünü açsanız insan ve koyunlar, tamamını açarsanız traktör üstünde babam giriyor, at üstünde dayım giriyor. Düğününde yengem girecek diye açıldı ardına kadar, davul-zurna, cümbür-cemaat, öldüğünde dedem çıkacak diye sessizce, ağıt-tabut, imam-cemaat… Sünnetime bir yıl var, tekrar açılmaya üç yüz şafak…
Önden güneş yanığı, arkadan delik-deşik, yaralı-bereli. Cinnet anında nacakla yaralamış dayım kutsal bedenini. Hepsi hepsi bir mobilet için. Muradına ermiş dayım, çekmiş altına, çekmiş de, gitmiş dereye uçmuş gelgelelim, olan kapıya olmuş. Özlerinden ağlamış çamsakızı çamsakızı yine.
Ben büyüdükçe küçülüyor dedem gibi kapımız ve küçüldükçe daha dost, daha içli… Aynı, kapının üstünden sokağa sarkan küstüm otu ağacı gibi. Dokunsanız büzüşüyor, doluyor hemencecik gözleri. Pencereleri plastik doğramaya çevirdiği gün babamın, ninemin gizli gizli ağladığı gibi.

4 yorum:
KAPI.. güzeldi.. bu arada bloga yorum yazmamı istemezsen de söylemen yeterli. yazmam. saygılar.
@RP
Niye istemeyeyim. Sana sadece bana söz hakkı tanımadığın için gücendim. Yazdığım cevap duruyor hâlâ. Bir mail adresine kavuştuğunda sana göndereceğim.
Bana konu önermek ister misiniz öykü için?
bilmem özeline girmek istemem, kıyıdan seyretmeye calısıyorum artık seni...
konu için ise zaten seni bu konuda hep basarılı bulmusumdur.
"ödülü alamamana üzüldüm" bu arada.
Yorum Gönder