30 Aralık 2010 Perşembe

Ayu Hayvanını Tanıyalım

Bi gün bi mail geldi:

"Merhaba, The King'in blogunda bir yorumunuzda şu şiirin bir bölümünü yazmışsınız: "Yazık, çok yazık bla bla bla... " Çok beğendim. Aradım, baktım, http://......blogcu.com/ abimiz burda da yayınlamış. Ama şairini öğrenemedim. Fazıl Hüsnü Dağlarca mı, bi ihtimal. Siz bu şiirin kime ait olduğunu biliyor musunuz?" Profiline baktım. Üniversite öğrencisi bi kız. Dedim herhalde 18 yaşında filan. Hoşuma gitti bunları yazması.

"O şiir s.. g...'ye ait Berna Hanım, isterseniz size ulaşmasını sağlayabilirim, tanıyorum kendisini" dedim.

"Acaba kendisi iletebilir mi bana şiirini? Sağda solda yayınlanan haliyle hiç uğraşmayalım, kendisi ulaştırabilir mi? Sevinirim ilgilenirseniz. Çok güzel bir insan tanıyormuşsunuz. Şiiri çarptı beni." dedi.

Utandım. Şöyle bişi yaptım. "S... Abi günaydın, Nasılsın abi? Senin çok sevdiğim şiirinden bir alıntı yapmıştım arkadaşıma. O alıntıyı Berna Hanım görmüş, tarzın çok hoşuna gitmiş. Senden o şiirin tamamını istiyor. Elçiye zeval olmaz. Berna hanımla yazışmalarımızı gönderiyorum. İyi günler." diye kendi kendime mail attım altına Sed. Yıl. yazarak (aklımsıra Sedat Yıldırım'ım ben:P). Evet attım walla:) Bu yazışmaya O'nu da CC yaptım. Sonra da bi blog açsın diye teşvik etmek için: "Aaa sizin blogunuz niye yok? Sadece okumak var mı? Pamuk eller kaleme!" dedim.

Sonra diğer mailimden kızcağızın mailini cevapladım:

"Günaydın Berna Hanım, Beğeniniz çok hoşuma gitti elbette. Benim de en sevdiğim şiirimdir. Gerçi şiirden çok şiirsel öykü gibidir. Ekte şiirin aslını gönderiyorum. Umarım sizin de böylesi güzel bir çocukluğunuz olmuştur." O da:

"Merhaba, Eğer izniniz olursa bu şiiri facebook'taki kişisel sayfamda paylaşabilir miyim? Kendi adınızla tabii. Sizin profiliniz varsa, siz yayınlayın, ben o linki paylaşayım. Sevdiğim herkesin okumasını isterim ben. Çok içten, çok temiz ve çok özlemle yazılmış. Yeni şairlerden bu kadar temiz bir şiir okumamıştım daha önce. p... sitesindeki tasarımı, şiiri göstermiyor. Bir de şiir nerede geçen çocukluğunuza dair? Adalardan hangisi?" yazdı. Bu böyle sürdü gitti.



İşte o kız Berna idi ve ben onunla bu kadar sıcak bir bağ kuracağımı bilmiyordum:) Bir tutkal gibi bizleri birbirimize bağladığı için o bir Amelie! Bir blog açıp içinin güzelliğini açtığı için usta bir blogger. İnsanlara bakıp ruhlarını çırılçıplak görebildiği için de Eli öpülesi bir Empat! Kurduğu bağı perçinlemek için bize küçük oyunlar hazırlayan bir oyunkurucu!



Şimdiiii... Madem kraliçemiz bize bir rol biçmiş hemen işe koyulalım.



ÜÇ İNSAN:

1-ALLAAANAYUSU:

Teallaaam, orada burada bu ayının yorumları çarptı gözüme. Yanılmıyosam bloguna da bi girip çıktım. Amanyalebbim o ne bayıcı blogtur ööle. Bitmek bilmeyen yemek tarifleri, hacı baba türbesi gibi 2 gündebi "kafam bozuldu Belaltı'na gittim gezdim", kırmızı şort aradım, turuncu çorap aradım bilmemne, yok depresyondayım unutuldum teraneleri, antin kuntin... İşin kötüsü birinin de sevgilisi mi kankası mı anlayamadım sürekli karşılıklı hediye istemeler, gelince gezdirirsin yorumlarına cevaplar... Nası kıl oluyom. Ayunun teki işte diyom. Bööle 27 yaşında şişman, sırtı kılla kaplı, kara biherif gibi geliyo. Allaan ayusunlan ne işim olur:)))



Yazılarına bakıyosun karakterini de kestiremiyosun. Kendisini izleyen ve yorum yapanların çoğu evhanımı filan:) Yok broşür okumayı severim, yok bilmemne dizisinde zırlarım, çantamda 28 parça eşya var, patatesi teflon tavada karıştıracaksın. Cins ki ne cins. Psikopat mı ne:))) Muhatap alsam üstüme sarma tehlikesi de var. Iyyyy:)))



2-ZARİF ADAM:

Berna sık sık güzel bir insandan sözediyor. Kıskanmamak elde değil+merak da ediyorum. Çünkü her zaman için B.nin referansı benim için önemlidir. Ayu da ucundan kıyısından bana yorumlar da yazmaya başlıyor.



Gel zaman git zaman bir mail atıyor özel adresime. Başlıyoruz muhabbete. Ama ne muhabbet. Sanki 40 yıldır tanışıyoruz. Sonra telefonla konuşuyoruz. Karşılıklı yerlere yatıyoruz. Nasıl sıcak kanlı, nasıl seviyeli, nasıl espirili. Bir anda yakın arkadaşlarım hatta sırdaşlarım arasına giriveriyor. Oldukça duygusal ve zarif. Kendisiyle barışık. Mesela "Tombişim ama üşüyorum, yelek giyiyorum." demişti bir gün nasıl da sıcak gelmişti. Birden onunla röportaj yapmadığımı anımsıyorum ve ilginç yönlerini de keşfediyorum. Yazılarımızda atışıyoruz, özellikle İki Kültür Mantarı'nda onu kızdırmak çok zevkli oluyor. Bazen bir eyleme geçmeden önce onayını alma ihtiyacı bile duyuyorum. Bağlanmak böyle bir şey!



3-AYUCUĞUM:

Depresif yüzünü hiç göstermeyen Ayucuğum neden bu nicki seçmiştir hiç anlamıyorum. Onun sayesinde tanışmak zorunda kaldığım "Akdeniz Humması'nın üzerinde yarattığı psikoloji" ile "geçmişinde yaşadığı ve anlatmaktan kaçındığı duygusal çöküntüyü" kastetmiş olsa gerek. Art niyetsiz ve çıkarsız hareket etmeyi seven, umudunu yitirmemek için çabalayan temiz bir yürek. Misafirperver ve eliaçık. Kötü bir eleştirmendir kendisi. Bir öykümü attım kendisine, gelen cevabı iletiyorum size: "Süt mısır istiyorum şimdi nedense :) haşlama değil ama köz olsun pls hehe" Yuh diyom başka bişii demiyom:) Film eleştirilerimize verdiği eşsiz yorum nasıl: "filmi izlerim, güzel veya çirkindir o kadar :))" Ben herşeye rağmen seviyorum seni. (Okuyo ya şımarsın accuk gariban)

(Bu yazının altında Aslı'nın röportajı var, onu da gölgelemeyelim, merak eden bakar)

12 yorum:

Bilge dedi ki...

Oyy karamel ooyyy! Kopardın beni...

Yazının başlığı tam vuruş olmuş O başlıktan sonra gelen he rşey koparma seviyesinde derken bi anda Berna B. ile olan tanışma faslı ilgi çekici ve olayların akışı ne zaman Ayuya bağlancak sorusu ile hızla okuma telaşını peşinde getiriyor.

Sonrasında 3 insan diyerek yaptığın tanımlama... İlk bölümde zaten ölmüştüm, ikinci bölümden sonra gözümde yaş kalmadı, üçüncü bölüm Allah'tan gerile nkarın kaslarımı bir nebze olsun yumuşattı.

Muhteşem olmuş. Bayıldım. Kalemine sağlık...

kremkaramel dedi ki...

Beni utandırorsunuz kuzum:(
(Belgin Doruk seslendirmesi ile okunacak)
beni sizler varettiniz:)
(Zeki Müren sesi ile okunacak)
Öptüm
(Kendi sesinizle okunacak ama sapık zannetmemeleri için kendi yanağınız öpülmeyecek/zaten imkansız:P)

The King dedi ki...

Tüm çalışmalarının içinde ilk üçe girer bu yazı Karamel. Ha kazanda aşure kaynatıp komşulara dağıtmışsın ha yazıyı okutmuşsun. O kadar güzel olmuş diyorum alo.

B. dedi ki...

Selamını aldım, şöyle karşılık vereyim gevrek kalemli Karamel insanı :)

Victor'dan King'e geçmişim, dikkatle okuyorum yazılarını. bir kremkaramel de çok güzel aktığı belli olan bir şiirin bir kısmını giriyor, gerisi anlattığı gibi.

Blogu varmış gidip bakıyorum ama okunacak gibi değil. Neden değil? Karamel yazılarını nokta ve virgül dahil hiç noktalama işareti kullanmadan yazıyor çünkü. Beş dakika bakıyorum, çözmeye çalışırken başım ağrıyor çıkıyorum. Bir gün King değiniyor bu duruma, ben de katılıyorum buna, Karamel'e de nokta ve virgül dolu bir mail gönderiyorum, noktası ve virgül kullansın, biterse ordan alsın diye :) Rahat okunur hale getireceğini anlayınca yazılarını nokta virgül halayı bile çektim, hatırlar mısın bilmem.

. , . , . , . , . , . , . ,

tey tey tey!

B. dedi ki...

O günlerden bugünlere. Nerdeyse bir yıl önceydi bütün bunlar. Düşününce bana hep daha fazla olmuş gibi gelir ama değil, sadece bir yıl önce.

Depresif'i tanıyınca nickiyle kendisinin tezatlığına ben de çok şaşırmıştım.

Onun öykü eleştirilerini görünce benimkilere derin bir hasret duydun, " ah berna nerdesin " dedin değil mi? Demiş olmalısın. demelisin. demediysen de dedim diyeceksin artık :))

Daha önce çok kez de söylediğim ve umarım hissettirebildiğim üzere seni çok seviyorum.

kremkaramel dedi ki...

O zamanlar nasıl da korkardım birileriyle tanışmaktan bloggerlar arasında:)
Ağlatmaya ahdın mı var senin, yeter ama:)
Ah sen bana düşecektin ki ne yazardım hakkında salya sümük:)
Sevgini değil yazılarınla, virgüllerinle bile geçiriyorsun B.

teey teey teey teyy ....,...,...

Depresif Ayu dedi ki...

Karamelcim demek HERŞEYE RAĞMEN beni seviyorsun haaaaa :)))

Seninle tanışma aşamalarımızı anlatmışsın ya, hatırladıkça güldüm hep senin endişelerini. ama haklıydın o konudan dolayı.

meşhur uzunnnnn telefon konuşmalarımızda da hep söyleriz ya birbirimize, sen de yazmışsın, 40 yıllık dost gibi paylaşımlarımız, karşılıklı güvenimiz, sıcaklığımız. çok ama çok hoşuma gidiyor.

öykü eleştirmenliğim konusunda ayuluk değil öküzlük yaptığımın farkındayım ama nedense insanlarla vede özellikle sevdikleriyle uğraşmayı çok seven yanım o an öyle birşey yazmak istedi ama haklısın tabi sonuçta fakat film eleştirilerimin sonuna kadar arkasındayım hala :)))

ayrıca şu hastalığımın adını hep karıştırıyorsun, her yazıda başka birşey yazıyorsun. Ailevi Akdeniz Ateşi olum. akdeniz anemisi yada akdeniz humması değil aaaaa ama, medyayı yanlış bilgilendirmeyiniz.

karamel. sen var ya sennnn. seni seviyorum. ama sakın ümitlenme, kardeşçe bir sevgi bu hehhoyttttt :D

Depresif Ayu dedi ki...

Belirtmeyi unutmuşum depresif konusunu. blog dünyasına adım attığım zaman özel bir konudan dolayı canım çok sıkkındı, o an gmail adresim ve blog adım ne olsa diye düşünürken ruh halimin de etkisiyle depresif ayu oluverdim :))

yoksa öyle biri değilimdir normalde. kakara kikiriyimdir. kendimle tezat bir isim olsun ama en azından o dönemimi yansıtıyor.

kremkaramel dedi ki...

Herşey derken anladın sen onu anladın:)
Akdeniz bilmemnesi ha ateş ha humma:P ne baarıyon:(
Ayuluk var senin hamurunda... Çeksen elini kırcaan mı belimi?

Depresif Ayu dedi ki...

Bernacım ah Bernacım. sen yokmusun sen, minik çöpçatanımız, ara bulucumuz, ara yapıcımız. sen de defalarca sormuştun bana depresif ismini neden seçtin diye.

öykü eleştirim selavat getirecek cinsten biliyorum.ama unutmamış bak aylardır :))

bu arada seni seviyorum dediğin karamel mi yoksa? hııı hııııı :))

B. dedi ki...

Depresif insanı, şunu ekleyeyim, o ümit vermek istemediğin Karamel'i zamanında kimler kimler istedi de vermedik. Bazen çok saf oluyor, elini verdi kolunu kaptırıyordu bir keresinde.

İvit, hepsi benim :) çöpünüzü de çatarım, aranızı da yaparım. Yeter ki neşem yerinde olsun. O kadar tezat gelmişti ki bana nickin ve sen, inanmakta güçlük çektiğimden sormuşumdur defalarca. Bu gidişle daha çok soran olacak, defalarca anlatacaksın :)

Evet Karamel'i çok seviyorum. İnanamadın mı? :)

Sena'nın Düş Bahçesi dedi ki...

yorumları okumakta yazıyı okumak kadar keyifliydi :)