2 Şubat 2010 Salı

Bi sabah

Bi sabah

Bi telefon gelir
Hüznün ve boşa geçen günlerin
Bi vagona tıkılır
Uzaklara gider…

Bi sabah bakarsın
Çiy düşmüştür tek şeritli hayatının
İki yanındaki çorak tarlalara…
Bi yıldırım düşmüştür içine,
Mavi-beyaz, apaydınlık, ay-beyaz…

Bi kedi çöreklenmiştir yüreğinin eşiğine
Isıtır içini mırıltılı türküsüyle
Kovmaya kıyamazsın…
Müebbetlikte ismin okunmuş gibi ağlarsın
İsmini yazmıştır güneş güncesine
Senin içini ısıtır yalnızca kış günü…

Kupkuru dallarına
Cıvıl cıvıl bir kuş konar
Deniz kabarır, alı al moru mor
Köpürür şampanyası
Kayalara vurur
Şşşerefe! Şşşerefe diye…
Mor çiçekler basar bi yanını
Bi yanında koşturur beyaz kısraklar…
Bi yunus parlatır
Dingin yalnızlık denizinde sırtını
Bi tek sen görürsün…
Bi yıldız kayar
Açılır samanyolunun fermuarı
Eteklerine yıldız dolar…
Bi el çalar kapını bi sabah
İnanamazsın
O tanıdık ses
Vurgunun olur…
Anıların bir ordu olup
Dayanır kapına…

Bi şiir düşer beyninin rahmine
Kağıt kalem bulunmaz
Bulsan da hızına yetişmez…
Bi şarkı çalar içinde günboyu
Kalkıp değiştirmezsin içindeki plağı…

Bi çiçek düşer yıllar önce okuduğun
Kitabının arasından…
Katlanmış sayfayı açar
İlk satırı okursun
Bir daha bir daha okursun
O anı en iyi o satır anlatır
Tesadüfe şaşırırsın…
Bi martı süzülür
Siyah-beyaz bi film karesinde
Gökkuşağıyla kuşatarak
Geçtiği yerleri…

Bi sabah bi bakarsın
Her yer bahar
Ne ilkbahardır o
Ne sonbahar
Dostluğun sıcak iklimindeki bahar…
Baharı doğurur yeniden
İçindeki tarlalar…

Bi sabah bi telefon gelir
Hayatın,
Makas değiştirir…
(Çok eski bişii bi şiir bile değil aslında altalta yazılmasının dışında)

Hiç yorum yok: