Çocukken ünlüler nasıl da gözünüzde büyür değil mi? Büyülü dünyanın devlerini bir şey sanırısınız. Küçüklüğümde sinemanın büyüsü hakimdi. O kadar fazla da ünlü yoktu. Sonra TV sayesinde ünlülük de sıradanlaştı. Ben de şöyle bir düşündüm de kimi, ne zaman, nerede, ne yaparken görmüştüm diye... Şunları hatırlayabildim:
- İlk gördüğüm ünlü, Cüneyt Arkın'dı. Bozcaada'ya Fatih'in Fedaisi Kara Murat filmini çekmeye gelmişti. (Filmin çekildiği yıl 1972) Demek ki 5 yaşındaymışım. Kalenin içindeki film setine gittik. Hatırladığım şey yerlerdeki kat kat sünger yataklar ve Cüneyt Arkın'ın kasıntı halleriydi. Yatağın üzerine atladığını öğrenince karizması yerle bir olmuştu gözümüzde. Bir de kılıçla dövüş sahnelerini hatırlıyorum. 2 kere kılıç sallıyorlar, 10 dakika yüz ve göğüslerine kanlı makyaj yapılıyordu. İnsan taşrada hele ki nerede olduğu bile çoğu kişi tarafından bilinmeyen bir yerde yaşayınca ancak ünlülerin ayağına gelmesi gerekiyor.
-5 yaşımdan sonra gördüğüm 2. ünlü kişi Zekai Tunca idi ve ben artık 18 yaşıma gelmiştim. O yılların aranan ismiydi. Ankara'da hediyelik eşya fuarını geziyordum. Aklımda kalan şey çok uzun boylu olmamasına karşın, kafasının ne kadar büyük olduğu idi. Sanırım saçlarından... Yıllar sonra Ali Kırca'yı görünce de aynı şeyi düşünmüştüm. :))
-Bu arada ben tanıdıktan 1 yıl sonra ünlü olan bir kişi vardı ki o da Neşe Erberk'tir. (1983'de güzel seçilmiş, şimdi baktım.) Hımm 15 yaşlarındaymışım. İstanbul'da kaldığımız evin arkadaşı idi annesi ve o gün ziyarete gelmişti. Neşe de 17 yaşında beline kadar saçları ile tavuskuşu sesli, zayıf, dal gibi bir kızdı. Annesine taklit yapmıştım o evin oğlu ile Bağdat Caddesi'ni turlarken. :))) Neşe ile konuştum mu, ya da elini sıktım mı çok net hatırlamıyorum.
-Yine üniversite yıllarında seyahat esnasında Güler Kazmacı'yı Ezine'de otobüsünü beklerken hatırlıyorum. Tüm gözlerin üzerinde olduğunun bilincindeydi. Altında o yılların modası bürümcük kumaştan pijama gibi çizgili, bol paça bir pantolon vardı. Uğur Dündar, Haluk Şahin ve Ata Demirer'in Bozcaada'da yazlıkları olduğu için görmüşlüğüm elbette var.
-E tiyatro sahnesinde canlı performans sergileyen sanatçıları da sayacak olursak, Ankara'daki öğrencilik yıllarımda henüz ünlü sınıfına girmemiş Zuhal Olcay'dan bahsedebilirim. Ama aslında günlük hayat içinde görmediğim için, saymak da doğru olmaz. Çünkü o fasıldan Levent Kırca, Köksal Engür, Oya Başar, Nejat Uygur'u da saymak gerekir.
-Sonra Bozcaada'ya tatile gelen bir kaç ünlü gördüm: Ayşe Tunalı ve Seyyal Taner. Ayşe Tunalı, 45 yaşlarında bir adamla flört ediyor ve denizde oynaşıyordu. Seyyal Taner ise sakallı bir arkadaşıyla -sanırım bateristi idi- geziyordu. Bunlar da 20'li yaşlarıma denk geliyor.
-1989 yılında (22 yaşımda) İstanbul'a gelmemle birlikte ünlülerle karşılaşma ihtimallerim de yükselmiş oldu. İlk hatırladığım Şifo Memet'tir. Sonradan yanan Şişli Gazi Sineması'na gelmişti kendisinden 20 cm uzun bir kızla. Aslında Şifo ile karşılaşmamız ilk değildi. 21 yaşımdayken Kahramanmaraş'ta, takımın 1. Lige yükseldiği sezon sonu maçında sahada görmüştüm. Hayatımda ilk gittiğim maçtı. (Ondan sonra bir tane daha gittim:))
-Yine sinemada gördüğüm bir diğer ünlü de Gani Müjde'dir. O da kendinden uzun ve esmer bir güzelle, yüksek sesle gülerek filmi izlemiş aralarda da sesli konuşmuştu.
-Sinemada gördüğüm diğer ünlülerden biri Süleyman Turan'dı. Önümde oturuyordu sinemada ve adamın ensesindeki saçlar haricinde tepesindeki saçların peruk mu ekme saç mı olduğunu düşünüp durmuştum.
- 1990 yıllarında iş yerim Şişli'de idi ve bir gün Şişli'den Nişantaşı'na dönen sapakta bir anda Fatma Girik'le burun buruna geldim. Yalancı bir gülümseme ile halka karanfil dağıtıyordu.
-1991-1992 yıllarında Yedikule Konserleri serisinde Eda ve Metin Özülkü'yü çoluk çombalak jiplerinden inerken, Jale'yi ise azman sevgilisi ile görmüştüm.
-1994 yılında müdürüme gelen davetiye ile AKM'de Yolcu filminin galasına gittim. Müjde Ar, Sezen Aksu, Levent Yüksel ve Sertap Erener'i gördüm. Sertap günlük kıyafetleri içersinde bir kız çocuğundna farksızdı. Müjde Ar'dan gözümü alamadığımı iyi hatırlıyorum.
-2000'lerde gittiğim lokantalarda birileri ile karşılaşır oldum. Hacı Abdullah Lokantası'nda Tarık Akan'ı, Sahan'da Ahu Tuğba yan masamda dostları ile yemek yiyordu. Ahu Tuğba'nın ne kadar bronz ve çirkin göründüğünü anlatamam.
-Bir gün -sanırım 1997'de- arabayla giderken arabasında cep telefonuyla konuşan Sibel Turnagöl'e rastgelmiştim. Bir ton makyaj vardı yüzünde. Yine arabayla geçerken Nişantaşı'nda gördüğüm diğer güzel Hande Ataizi idi ve oldukça kısa boylu oldukları aklıma kazınmış.
-Bunca ünlü arasında beni çok etkileyen kişi: Haşmet Babaoğlu'dur. Karizması hale gibi önünden gidiyordu Kanyon'da gördüğümde. Bakışları ise duvarları deliyordu.
-Bankamın düzenlediği yılbaşı yemeklerinde Hülya Avşar, İbrahim Tatlıses, Sibel Can, Gülşen, Demet Akalın sahne aldı. Hülya Avşar'ın kısa boylu olmasına karşın, ekranda göründüğünden zayıf olması ilginçti. Aramızda dolaşırken kalkıp yol verdim diye bana abartılı mimiklerle "centilmenliğine şaşırdım" mesajı vermişti.
-Mutlaka ki son 10 yılda rastladığım çok kişi var ama bir tek kişi ile samimiyim ünlülerden : Figen Evren. Birlikte gazete çıkardık. Yazları da Bozcaada'da görüşüyoruz. Kendisini Bir Demet Tiyatro ve Arka Sokaklar'dan hatırlarsınız.
Eveet buraya kadar gelebildiyseniz mim sorusunu okuma ve cevaplama şerefine erişmişsiniz demektir. Soru şu:
İlk kez yakından hangi ünlüyü, ne zaman, nerede, ne yaparken görmüştünüz? Tepkiniz ne olmuştu?
Sobelediklerim beni takip eden 86 kişi:))))))