Yazacak şeyin olmayınca mimlenmiş olmak güzel oluyor. Depresif mimlemiş beni "Çantamda ne var" diye. Çanta taşımıyorum. Puhahaha bu mimi de atlattık. yazının da sonuna geldik:) Neyse çanta taşımıyorum ammaaaaaa kitap taşıyorum her yere. Sayılır mı? Walla sayceksinız artık ben anlamam:))
Bana verilen bu mimi güzellik kraliçesi tacı gibi ben de aslısın'a devredeyim bari.
22 Kasım 2010 Pazartesi
10 Kasım 2010 Çarşamba
Bir dakikalık saygı duruşu
Anneler ya da babalar gününü kimin önerdiğini biliyoruz ama "bir dakikalık saygı duruşu" fikri acaba kimden çıktı? O kadar anlamlı ve ince bir fikir ki... Beraberce niye böyle olduğunu düşünelim haydi!
"İnsanın vicdanıyla, geçmişiyle hesaplaşabileceği en uzun süre". Askere gidenler, kendisiyle başbaşa, konuşmadan ve esas duruşunu bozmadan dimdik duranlar ne demek istediğimi çok iyi anlayacaklardır. Susarak, bilerek ve isteyerek tüm eylemlerinden vazgeçip, bugünler için, bizler için özgürlüklerinden -hatta belki yaşam haklarından- vazgeçenlerin yüceliklerini düşünüp takdir etmek... Empati yaparak, konsantre olarak, düşünce gücüyle ebediyete göçmüş ruhlara dokunduğumuz, eğer günlük hayatımızın koşuşturmasını aklımızdan kovabilmişsek duygulandığımız anlar...
Bu soylu eylem, aslında gecikmiş bir teşekkürdür. Ya da ölümsüzleştirmedir. Abartıya kaçmadan kahramanlaştırma, -belki de sağlığında görmediği ama- hakettiği saygıyı taksit taksit iade etmektir. Ve tamamen insani bir olaydır. Hiç bir hayvanı 1 dakika kendi isteğiyle kımıldamadan tutamazsınız. O yüzden insan olarak yapabileceğimiz en basit ama tamamen soylu bir eylemdir.
Saygı duruşu konusunu özellikle Atatürk'le sınırlamıyorum. Gelecek için kendi özgürlüklerinden vazgeçen herkese dair olsun istedim.
"İnsanın vicdanıyla, geçmişiyle hesaplaşabileceği en uzun süre". Askere gidenler, kendisiyle başbaşa, konuşmadan ve esas duruşunu bozmadan dimdik duranlar ne demek istediğimi çok iyi anlayacaklardır. Susarak, bilerek ve isteyerek tüm eylemlerinden vazgeçip, bugünler için, bizler için özgürlüklerinden -hatta belki yaşam haklarından- vazgeçenlerin yüceliklerini düşünüp takdir etmek... Empati yaparak, konsantre olarak, düşünce gücüyle ebediyete göçmüş ruhlara dokunduğumuz, eğer günlük hayatımızın koşuşturmasını aklımızdan kovabilmişsek duygulandığımız anlar...
Bu soylu eylem, aslında gecikmiş bir teşekkürdür. Ya da ölümsüzleştirmedir. Abartıya kaçmadan kahramanlaştırma, -belki de sağlığında görmediği ama- hakettiği saygıyı taksit taksit iade etmektir. Ve tamamen insani bir olaydır. Hiç bir hayvanı 1 dakika kendi isteğiyle kımıldamadan tutamazsınız. O yüzden insan olarak yapabileceğimiz en basit ama tamamen soylu bir eylemdir.
Saygı duruşu konusunu özellikle Atatürk'le sınırlamıyorum. Gelecek için kendi özgürlüklerinden vazgeçen herkese dair olsun istedim.
4 Kasım 2010 Perşembe
Bu türküye ağlamak için Kürtçe bilmek şart mıdır?
Gidemediğim konserler bana hesap sorar mı bilmiyorum ama Türkiye'den bir yıldız geçiyor, hiç olmazsa siz kaçırmayın. Dili bize uzak, memleketi uzak ammaaa "Bu türküye ağlamak için Kürtçe bilmek şart mıdır?" diye cevaplıyor bizi unutulmaz repliğiyle Dünya(Gönül Yarası).
İlk albümü Mano Suave albümüyle tüm dünyada dikkat çeken Yasmin Levy 2009'da çıkardığı Sentir albümünün ardından 3. kez, BKM Organizasyonuyla Türkiye'de.Levy bu kez mini bir Türkiye turnesine başladı.
devamı için şunu tıklayarak "İki kültür mantarı" bloguna bakın!
1 Kasım 2010 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)