9 Ocak 2012 Pazartesi

günlüğümden notlar

Uyarıyorum: şunu yaptım, bunu yaptım tarzı bir yazıdır, bana ne diyenler okumasın. Üstelik hiç cool da değil. Hatta içinizden eziiik şuna bak diyenler de çıksa da kaale almam. Ama bi kaç yerde gülümsetir, okumayanlar da artık kendilerini gıdıklasın ne diyim.



Cuma akşamı İstinyepark/Big Plate'deydik. Hocamız, Latin gecesi var her cuma akşamı diye duyuruda bulununca bi görelim dedik. Hayır bok var gidin bakın dese yine gidecektik. Niye? E merak ediyosun.



Yabancı bi mekana erkenden gidip, aksiyon başlayana kadar gözlemci modunda olunca haliyle herkesi ötekileştiriyosun. Sıkıcı ve basit geliyor sana.



Daracık mekan, birbirlerine çarpa çarpa şov yapmaya gelmiş kaknem karılar ve göbekli bodur erkeklerle dolu bi mekan. Malumunuz latin dansı dersi alıyoruz. O atmosferi soluycaan, müziğe kulağını iyice alıştırıcaan ki dansa daha sıkı sarılasın.



Sadece Sinem Güven güzel dans ediyordu. O da tutmuş yarı boyunda bir partner seçmiş kendine. Daha doğrusu galiba dans bacak boyu uzun insanlara yakışıyor. Çok da sade giyinmişti. Kot üstüne bir tişört. Buna karşın diğer hatun şeklinde yazılıp "kaknem" şeklinde okunanlar ise işi abartıp mini etekle dans etmeyi uygun görmüşlerdi. Daha kötüsü içlerinden biri vardı ki evlere şenlik. Pileli şifon eteğinin içindeki astarı yukarı sıvanmış, donu görünüyordu. Don da babaannem donu gibi kocaman olup, siyap eteğin altında bembeyaz zenci dişi gibi sırıtıyordu.



E haliyle sıkılıp erken kalktık. Belki de yaşlandık:))



Pazar akşamı 2 film izledim: İçinde Yaşadığım Deri ve Biutiful. İkisi de birbirinden ilginç ve düşündürücü idi.



2 yorum:

karakedi dedi ki...

dans kursları benimde ilgimi çekmiştir hep, birgün niyet edip gidersem de mini etekle değil kotla giderim, ben olsam o donu bile giymezdim, tamamdır yazdım bi kenara ;)

B. dedi ki...

- hatun şeklinde yazılıp "kaknem" şeklinde okunanlar -

:))

ben de bi salsa gecesine gittiğimde dans etme şekillerine bakıp dans ettikleri gibi mi sevişiyorlardır acaba demiştim. içimden. Sonra sempatik bir büyüğümüz beni dansa kaldırmıştı, bilmiyorum demiştim dansetmeyi, yapmazsa öğrenemezsin demişti.

Çok özledim seni.