28 Eylül 2010 Salı

Gulü Gulü Kabaramaz Yaaa...



Erkekler... Kocaman kof gölgelerini sürüyerek giden erkekler diyorum, dişisini görünce kabaran tavus kuşları gibi tüylerini gagalarıyla kabartan/abartan erkekler... Gölgelerinin -ya da zırhlarının- kalınlığı belli olmasın diye cüzdanlarını, markalarını, arabalarını parlatan, şarlatan erkeklerden bahsediyorum. Özgüven eksikliklerinin üstüne kat kat yama yapan erkekler, son model bir arabaya yaslanarak poz vererek hedef şaşırtmayı iyi bilirler.



Arabalar(arpalar) çünkü, aparılmış kocaman laf baloncuklarıyla süslü ağızlarından salyalarını akıtarak piliçlere serpilmiş yemleridir. Çünkü bu bir sistem sorunudur. Az gelişmişliğin getirdiği açgözlülük, aşağılık kompleksi ve görgüsüzlüğü tezahürüdür. Bilgisizlik ve daha da kötüsü öğrenme isteksizliğinin getirdiği, amaçlarla araçların karıştığı kirlilikten çıkarılmış yanlış bir sonuçtur. Ne yazıktır ki bu tehlikeli ve yanlış oyunun içine çekilmiştir yeni nesil karşı cins. Çünkü bu sistemli bir propagandanın ürünüdür. Tek kanallı kapalı devre bir iletişim(sizlik) sürecinde bekletilen bir neslin, birden bire dünyaya açılıp yanlış modelleme ile gözlerinin bağlanması ve hipnotize edilerek, yanlış değerlere güdümlenmesidir.

Sistem, yanlış değerlere endekslenerek, kitlelerin yönetilmesi kolaylaştırılmalıdır ki dünya ticareti ve gizli çıkarlar, "çılgın su" yatağından şaşmasın.

Arabasına dayanarak poz veren erkeklere kızma Berna. Onlara kananlara da... Böyle buyuruyor kapitalist düzen!





3 yorum:

B. dedi ki...

Yazan ellerini, anlatan ağzını, gören gözlerini ve arkasındaki pırıltılı beyni öperim.

B. dedi ki...

5-6 yıl önce çok beğendiğim bir çocukla çıkıyoruz. Çocuk dediğim benden 7 yaş mı ne büyük. Ondan hoşlandığımı belirttiğimde kendince beni tartıyordu bu, "arabam olmadığı halde mi??" diyerek.. O üniversite okurken beğendiği kızlar onu değil, arabası olan erkekleri tercih ederlermiş, bu da koymuş belli ki ona. Onu arabanın varlığıyla, varsa değeriyle, yoksa yokluğuyla değerlendirecek sığlıkta bir kız olmadığımı anladığına sevinmiş olduğunu tahmin ediyorum. Starbucks'a giderdik bazen, ordaki şeker kağıtlarından ev yapardım ben. Mutluydum. Sonra ne oldu biliyor musun Karamel, benim depresyon tedavisi için ilaç aldığımı öğrendi. Çocuğumun annesinin ilaç kullanmak zorunda olan biri olmasını istemiyorum dedi, siktir oldu gitti. Evli şimdi, eşiyle çocuk sahibi olmaya çalışıyorlar, baba olmak çok önemliydi onun için. Beni, depresyon hastalığını, nasıl bir dert olduğunu, neden nasıl ilaçlara sarmak zorunda kaldığımı anlaması için en yakınının depresyona girmesi gerekmez inşallah diyip, içten içten bunun gerçekleşmesini de istiyorum diyerek satırlarıma son vereyim....

kremkaramel dedi ki...

Tanrı kocaman laflarımızla sınar bizi, ders alana kadar, ders alana kadar, ders alana kadar...