20 Ağustos 2010 Cuma

Plazapeople Toplantıları ve dünkü sunumum


Toplantılar, plazapeople'ın vazgeçilmezlerindendir. Herkes en az bir bloknot olmak üzere, dosya alıp, toplantı odasına gider homurdanarak. Kimse sevmez aslında da sever görünür. Asansörde geyikler yapılır, senin dosyan çokmuş, seninki azmış, maçı izledin mi gibi alakasız sorular toplantı odasından içeri girilince şak diye kesilir. İçeride sizden önce girmiş bir GM veya GMY vardır. Girenlere kafasına göre takılır, belli bi üslup çerçevesinde şakaya karşılık verilir. Eğer konu gündemdeki bir haber, magazin veya maçsa atlayanı boldur. O zaman toplantı da güzel geçer. Eğer GMY'ler veya müdürler arasında bariz bir rekabet varsa ortam gerilir ya da laf çakmalarla daha lezzetli hale gelir.


Toplantı masası oldukça büyüktür öyle ki üzerinde 20-30 kişilik grup seks fantezisi gerçekleşse bana mısın demez. Ortadaki deliklerden çıkan prizlere laptopunuzu takarsanız sizden havalısı yoktur. Masanın ortasında ucubik bir gondol, çiçek ya da nesne vardır.


GM ve GMY'lerin acaip asortik dolmakalemleri olur onunla oynar. İmzalarını uzattıkça uzatır onunla. Diğerleri ise kağıda bir şeyler karalar, karşıdakini süzer, yanındakiyle fısırdaşır, ya da uyumamak veya esnememek için elini başına koyar. Bir de yanında bir şey getirmeden gelmiş, ellerini bağlayıp arkasına yaslanmış kasıntı GMY'ler olur. Bunlar pek kasıntıdır. Sanki masanın sahibi bunlardır.


Toplantıların bi espiriyumağı vardır. Onun ya ağzına bakılır ya da gıcık kapılır. Her toplantıda bir de kim olduğu bilinse de toplantıya niye katıldığı bilinmeyen kişiler olur. Bunlar not da tutarlar. Kendi de isteksizdir ama oradayken espirilere bile gülmeden not alırlar. Tuttukları nottan kıl kaparsınız.


Toplantıların güzel kısmı kurupasta, börek,çörek ve Allahneverdiyse kısmıdır. Kendi katınızda içemediğiniz güzellikte çayları, kahveleri içersiniz. Zaten içmezseniz uykunuz gelir. Bu börek-çöreklerin de lezzetlisini kapmak için görünmez bir savaş vardır. Ama aynı zamanda görmemişliğinizi dizginlemek zorundasınızdır.


Toplantı odasının kliması ise katılanlardan illa birine dokunur. Ter içinde kalır, içinizden küfredersiniz. Toplantıdan kopmamak için çile çekersiniz. Toplantıyı dinliyor görünmek önemlidir. Zaten her an top size dönebilir. Başarılı bir plazapeople hayvancığı kendisine yönelen şutu göğsünde yumuşatıp, başkasına pas edebilmelidir. Bunun için pratik zeka, sağlıklı tahmin, doğru gözlem gerekir. Yani o konuda zerre kadar bilginiz olmasa da tahminle ve konuyu başka tarafa çekmeyle işten sıyrılır, puan toplarsınız. Bunun için ise tecrübe gerekir. Eğer bu konuda hayran olduğunuz bir müdür filan varsa toplantıdan çıkınca onun savunduğu noktayı soruşturun, o an attığını anlarsınız.


*******************


Akşama kadar bana sıra gelecek mi 6 deyince toplantıyı bitirip, "yarın devam edelim" denecek mi diye diken üstünde durdum. Çünkü toplantı odasından inen bir "ohoo! bugüne hayatta bitmez. yarına kaldınız" diyordu. İş uzadıkça, belirsizlikler arttıkça hafiften gerildim. Elimdeki dosyaları tekrar gözden geçirdim. Sınav sabahı çalışan, çalıştıkça kafası daha da karışanlara döndüm. Sonra dedim: "bir an önce çıkayım, yol yordam öğreneyim." Hem heyecanım yatışır.


Önce odaya bi girdim, kalabalık benden öncekinin sunumunu dinliyor. Uzun masa gözümde uzadıkça uzadı, insanlar kalabalıklaştıkça kalabalıklaştı. Kafalar bana çevrildi. Genel müdür uzun toplantı masasının başından bana baktı. "Hoşgeldin Krem. Hayırlı olsun." dedi. "Sağolun" dedim. Adımı bilmesi normal, çünkü buraya gelmemi o istedi. Yine de gündemi bırakıp benle ilgilenmesinden gururum okşandı. Ama kalbim çarptı ne yalan söyleyeyim. Ne kasıyorsun işte değil mi? Ama işte Hindistan dışında kast sistemi, bir tek finans sektöründe var. Senin üstünün iki üstüne çıktığın anda eberek-güberek olursun. Dosyalarımı dizdim hafiften tekrar okuyorum. Karıştırmaya başladığımı düşünüp daha da gerildim. Bir haftadır beni bu bölüme getirmeye ikna etmek için görüştüğüm GMY ile gözgöze geldik. Dostça gülümseyip yatıştırdı.


Arkadaşın anlattığı dosyaları yana koymasını izledim. Daha çok vardı. Israrla dosyalarıma bir daha baktım. O sırada tartışılan bir dosyayı dinlemiyordum elbette kendimle bu kadar ilgiliyken. Birden adımın geçtiğini duydum. "Krem o firmayı bilir, ona soralım" dedi GMY. "Kimdi o firma?" Mal gibi kaldım mı? Neyse ki dosyayı anlatan ismini o an söyleyiverdi. "Haa evet!" dedim gülümseyerek, sanki ben söylemişim gibi. GMY de benim ön plana çıkıp puan toplamamı istedi bi yandan, yazık. Demek bir yandan konuşulanları dinlemekte fayda varmış.


Sonra iş bir ara geyiğe sardı. Bodrum'un neresi güzel neresi değil derken gevşedim. Üst düzey arasında temiz deniz tartışması yaptı. Bizler seyrettik. Yine işe döndüler. Arkadaş bitirdi işini. Sıra bana geldi, oturdum GM'ün yanına. Aslanlar gibi anlattım. Derken GM birden dosyada genel bir konuya taktı. İş yine geyiğe sardı. Ben hepten gevşedim. Kalktım yanından. Yerime geçtim. Baktım beni ikna etmek içen GMY "iyiydin" gibisinden göz kırptı. Heyyooooo! "Oldu bu iş dedim" kendi kendime. Ama dışarı çıktığımda ellerimin buz gibi olduğunu gördüm. Ne kadar rahatım desem de gizli stres varmış.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

çok uzun zamandır bu kadar güzel bir yazı okumamıştım.eline sağlık..

son imparator dedi ki...

ne diyebirim ki... muhteşemsin..

kremkaramel dedi ki...

@son imparator teşekkürler