21 Temmuz 2010 Çarşamba

Sörf yapmadan ölürsem...


Tatildeyken sörf yapma olanağım vardı ama kendimle savaştım durdum. Millet bakacak rezil olacağım diye. Bi de ya hocanın dediğini anlamazsam, yanlış yaparsam. Saçma geliyor di mi? Ama böyle. Her ne kadar milleti takmadığımı iddia etsem de spor konusunda çok kasarım. Gurur yapıyorum işte. Millet çatır çatır spor yapar ben "izlenmeyeceğim" sporları seçerim. Ama diğer yandan da sörf inanılmaz çekici geliyor bana. Bi de şu var: bazı sporlar ya da etkinlikleri izlemek yapmaktan daha zevkli olabiliyor. Belki sörf yapsam o kadar zevk almayacağım. Mesela rüzgar sörfünün değil de dalga sörfünün böyle olduğunu hissediyorum. Newage müzik eşliğinde okyanusun turkuaz dalgalarına eliyle değerek kayan sörfçüyü saatlerce bıkmadan izleyebilirim. Eğer yanımda yüreklendiren bi arkadaşım varsa sorun yok. Buz pateni yaparken çok eğlenmiştik bu yüzden. Ama bowlingte bile kasıyorum kendimi hala. En güzeli bisiklet, koşma, yüzme. Bireysel sporlara heves etmem, toplu sporlardan kaçınmam 5 sene beden derslerinden raporlu olmama dayanıyor. O süreç beni asosyal yaptı. Diğer yandan edebiyat ve resim yeteneğimi de aynı gerekçeye borçluyum. Ne ironik değil mi?

Tatilde harika sörf yapan bir çocuk vardı. Bu spor dalı zaten seksi, çocuk daha da yakışıklı ve karizmatik görünüyordu. Kara gözlüklerimin arkasından çocuğu izleyip durdum. Yanık ten, oturmuş kaslar, düşen sörf şortunun bitiş noktasındaki beyazlık, kasık çigileri, soğuktan dikleşmiş göğüs uçları, ıslak ve dağınık saçlar, dik ve dengeli duruş... Bir Yunan Tanrısı gibi göründü çocuk bana.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

karamel tasvirde bu kadar ayrıntı eşşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmüyor değil.
ben doğuştan spor özürlü olduğumdan hiç heves bile etmiyorum.yürümekten başkaca bir sportif eylemim yok.yapmak istermiydim?bu halimle asla.

B. dedi ki...

Neden 5 yıl boyunca beden eğitimi derslerinden raporluydun?