22 Temmuz 2010 Perşembe

Saraydan İzleyici Kaçırma Rezaleti


2010 Kültür Başkenti olayına karışak, kültürlü olduğumuzu gösterek dedik başımıza gelmedik kalmadı. Alayınıza dalayım 2010 Komitesi yapacağınız işin. Lan koskoca 50 liram haram olsun size! Hiç operaya gitmedik sanki hayatımızda. Zaten dekoru beleşe getirmişsiniz (oyun Yıldız Sarayı'nın önünde, bahçede geçiyor)Oyundan önce cıbıldak cariyelerle lokum dağıt ama kuru sandalyelerde 3 saat oturt olacak iş mi be? Kıçım acıdı kardeşim. Sadece benim değil öndeki Helga ile Hans'ın, yandaki Koreli Ying ile Yang'ın da acıdı. Ayrıca nedir o lokum dağıtma işi? Dünyaya böyle mi tanıtıyorsunuz Türkiye'yi? Bravo! Aman ne yaratıcı!

Allahtan açık havadaydı opera. Oradan yırttınız. Yağmur yağsaydı ne halt edecektiniz bilmiyorum artık. Ya 1782'de bestelenmiş bir operayı nasıl 1900'lere taşıdınız? Hadi taşıdınız, yorum diyelim, peki İspanyol(Belmonto) takım elbiseli iken Türkler niye Ali Baba ve 40 Haramiler'deki gibi karikatürize? Mozart kendisi takımlarını gösteren beyaz çorap üstüne fırfırlı gömlekler giyiyor da Belmonte Özalla mı yattı da çağ atladı?

Ayrıca saraydan kaçırdığınız kız 45 yaşında dikkatinizi çekerim. Bu tahta göğüslü primadonnayı nasıl kız diye yutturmaya çalışıyorsunuz? Saraydan kız değil karı kaçırma olmuş. Bi de o kadının saçları niye Lady Di kadar kısa? Hizmetçi Blonde'nin elbisesine ne demeli? Basenleri görünmesin diye bele oturan elbisenin beli 5 parmak yukarı çekilmiş. Sanırsın kadın hamile de babasından saklıyor. Belmonte aşağıda uvertürlerle fingirdeyecek diye 3. perde başladığında sahneye geç girdiğini de anlamadık sanmayın.

Her ülke vatandaşına kıyak olsun diye 3 dili karıştırıp bi opera yapmışsınız ya helal. Köşkün kahyası niye arada Almanca konuşuyor? Gençliğinde Almancı mıyımış? Çok saçma!

Son sözüm de sana Mozart efendi! Selim Paşa padişah değil ki sarayda yaşasın. Köşkten kız kaçırma desen olcekti. Aaah ah tabi seyretme sen Aşkı Memnu'yu olacak budur.

E siz böyle rezaleti ortaya koyunca ben de etrafla ilgilendim. Bi kere gökyüzü (hele ki ısırılmış dolunay) muhteşemdi. Yatsı ezanı Allahtan ki perde arasınadenk geldi yoksa bi yıldırımla çarpılcektik sizin yüzünüzden. Oyun boyunca yatsı ezanını bekleme gerilimi sardı beni. Yıldız Camii'nin hoperlörü de maşallah yani. Ayrıca fermuarsız pantolon giyen bahçıvanınki de ne tarafa yatacağına karar versin kardeşim:)) Zaten bilete bakmadan kek gibi 1 akşam önce, o akşam zannederek gelmişim operaya da kös kös geri dönmüşüm :))

2 yorum:

Adsız dedi ki...

sayın karamel bu sanatsal edimlerin kaçınılmaz akıbetidir.kurumsal yapıyla sanat asla uymlu bir beraberlik oluşturamıyacağı içindir bu.üstüne kişisel yani subjektif beğeni eşiklerinin farklılığı da eklenince vahim manzaradır ortaya çıkan.

kremkaramel dedi ki...

Evet fazla sert eleştirdim Engin Deniz ama asgari konfor olmazsa algı güçleşiyor. CSO'nun konser salonunu en çok koldukları için severim mesela.