16 Nisan 2010 Cuma

EN GÜZEL KIZI KİM ÖPTÜ?

Küçük küçücük bir kasabada büyüdüm ben, toz kalkmasın diye arazözle sokakları sabahları ıslatılan ve çoluk çocuk elele o su gelince zıplayan...

Çok güzel kızlar vardı okulumuzda. En güzelini hep aynı kişi öperdi. Üstelik gözümüzün içine baka baka ve üstelik ortalık yerde, tam kasaba meydanında...

29 Ekimlerde Hürriyet Gelini olmak Eurovision'a seçilmek kadar büyük, mi(aha)lli meseleydi o zamanlar. O güne kadarki "falancının kızı büyüyünce pek güzel olacak", "ortanca ı-ıh da küçük afet, afet..." gibi tartışmalar şak diye kesilirdi. Böylece o kızın güzelliği tescillenir, 1 yıl havasından geçilmezdi.

Annelerden, teyzelerden emanet gelinlikle bulunur, belinden yada eteğinden kısaltılır, kıza abartılı makyaj yapılarak maymuna çevrilir, sonra güya sürprizi kaçmasın diye(!) gelinliğin üstüne kara çarşaf geçirilir, kızcağızı 2 kişi koluna getirip meydanın ortasına, güneşin ta alnı kabağına dikiltirler kızcağız terden patlardı. Sonra saygı duruşu-İstiklal Marşı sırasında bizler fotoğrafçıya, uçan bir martıya, komşunun 3 yaşındaki söz dinlemeyen çocuğuna dalmışken Kaymakam kalkar kızaın çarşafının iğnelerini açardı. Aynı türküdeki gibi Çerkez Kaymakam çakır gööperdi alnından. Siyah elişi kağıtlarından yapılmış sözde zincirleri kopartan kız ellerini yumruk yapıp havaya kaldırır, kontrolsüz bir sesle "Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım, hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım" derdi. Sonra kurum kurum yerine geçer, bizleri şööyle bir süzerdi. Eee noldu? Başın göğe mi erdi, diyemezdik biz de.  Diyemezdik dur sen dur, 2 seneye kadar her yanını sivilce basacak, ortaokulda peşine oğlanlar takılacak, vaktinden önce büyüyeceksin, aklına ders girmeyecek, ortasonda evden kaçmaya yeltenecek, lise 2'de çakacak ve adın çıkmasın diye evlendirilecek, bir sene içinde de doğuracaksın diye...

Hiç yorum yok: