29 Mart 2010 Pazartesi

BEN ESKİDEN ÜNZİLE'YDİM

Bi de diyosunuz "ne çok canın sıkılıyo". Benim sıkılmasın da kimin sıkılsın. Ben 18 yıl Ünzile gibi yaşadım. Evet evet resmen Ünzileydim ben. Meraklıydım ama sınırlarımı bilirdim. Herkes severdi beni. Açıkça Ünzile demezlerdi. Hissederlerdi. Zaten ben de Ünzile olduğumu 3 sene sonra öğrendim. Sezen Aksu "Ünzile" diye bir şarkı yapıp da "korkar durur gitmez köyün en son çitine, inanır o sınırda dünyanın bittiğine" demeseydi Ünzile olduğumu anlayamayacaktım:))

Hani beylik bi laf vardır. TV'de özgeçmişlerini anlatırken derin bir nefes alıp da "babamın memurluk görevi nedeniyle..." diye allandıra ballandıra nerelerde yaşadıklarını, kimlerle tanıştıklarını, neler yiyip neler öğrendiklerini sayıp dökerler. İşte benim hiç öyle olmadı. Babam yerel yönetimde memurdu, hiç tayini çıkmadı. Babam doğma büyüme 5 göbek A..'nın yerlisi olduğundan oralı olduğum halde Türkiye'nin diğer ucunda da doğmadım. Ne can sıkıcı! Düşünsenize! Böyle olunca da susak gibi doğduğum yerde "lönk" diye kaldım. Artık bildiklerim orada olup bitenlerden ibaretti. Allahtan dünyaya açılan 2 kapım vardı:

1- Ceyar, Uzay 1999, Tatlı Sert, Bay Yanlış ve Doğru Ahmet'in yaşadığı aptal kutusu.
2- Babalarının tayini nedeniyle gelen arkadaşlarım.

Bu küçük yerde oyunlarımız da sıkıcıydı. Yeni gelenlerle oyun ithalatı yapmış olurduk. 1983'lerde Özal daha ithalatın kapısını aralamadan biz çatır çatır oyun ithal ediyoduk yani.

Küçüklükten itibaren severek oynadığımız oyunlar vardı. Bunlardan bir kısmını sizler de bilirsiniz. Efenim nedir bunlar, çelikçomaktır, 9 kiremittir, yaka toptur, üçtür beştir, kızlar hoştur, dünya boştur, haydaaaa... (pardon son kısım kayıtlardan çıkarılsın dışarıdan kolbastı çalan bi araba geçti işkillenip yazmışım)

Ama mesela ÖNDE DAVUL ZURNA DUM, GÜZELLİK Mİ ÇİRKİNLİK Mİ? bilir misiniz, ya da GÖT EŞMECE, PIŞIK, GELİBOLU YANDI TUTUŞTU? Bilenler bilmeyenlere anlatsın diyemiicek kadar zarif ve geveze bi adam olduğumdan anlatmadan edemicem. Acele etmeyin sırayla gidiceez. Çişiniz gelirse söyleyin uzun bi yazı olacak.

ÖNDE DAVUL ZURNA DUM: Bu oyunu anneler çoksever. Çünkü çocuklar kapının önünden ayrılmazlar. Oyun için 5 metrelik bir meydan yeterlidir. 7'den 77'ye herkes oynayabilir. Küçükler için "şekerlemeden!" diye bağırıp onları küstürmeye gerek yoktur. Oyunu bıkmadan ve mızıkmadan saatlerce oynayabilirsiniz. Tabii çok ses yaptığınız için balkondan iç donlarıyla çıkıp "eeeh kafamı s.ktiniz, gidin başka yerde oynayın" demezse S.. amca.

Önce ebe lazımdır oyunu doğurtmak için. Ebeyi seçmek için sayışılır. Bir çizgi çekilir. Sübyanlar o çizgiye dizilir. Ebe de gider bi evin duvarına yapışıp, diğerlerine arkasını döner. Ebe ellerini hecelere göre duvara vuruken bir yandan da şöyle der. Öööön-deeeee daaa-vuuul zur-naaaaa DUM! Bu dum çok önemlidir. Duma gelene kadarki kısmı istediği kadar uzatabilir ama o DUM'u diğerlerini hazırlıksız yakalamak için bir çırpıda söyler. Arkası dönük olduğu için ebe görmeden diğerleri yavaşça ebeye yaklaşır. DUM dendiği anda pozisyon bozulmaz, öylece kalınır. Ebe, hareketine devam edenleri gördüklerinin adlarını  söyler ve o kişiler oyundan çıkar. Tekrar arkasını dönüp aynı tekerlemeyi söyler. Tek kişi kalana kadar oyun devam eder. Amaa bir tehlike vardır. Arkadan gelenler duvara ellerini duvara değirdiği an ebe 2. oyunda da ebeliğine devam eder. O tek kalan çocuk da ebe kendini hareket halinde gördüğü anda ebe olur. Çok zevklidir.

GÜZELLİK Mİ ÇİRKİNLİK Mİ?: Bu oyunda sanatınızı konuşturma şansı yakalarsınız ve çok komiktir. Yine sayışılarak ebe seçilir. Deminki oyundaki gibi dizilinir. Ebe arkasını döner. Çocuklar hep bir ağızdan sorar:  GÜZELLİK Mİ ÇİRKİNLİK Mİ? Ebe de birini söyler. Eğer çirkinlik derse herkes Quazimado gibi kılıktan kılığa girer. Kimi göz kapaklarını ters çevirir, kimi şaşı olur, kimi kulaklarını kepçe yapar, kimi donunu indirir:)) Şenliktir resmen. Sanırsın Maykıl'ın arkasında Trilır güruhu Viyana kapılarını zorluyor. Güzellik mi dese ayrı bi alem. Victorya's Secret mankenleri halt etsin. Kızlar etekleri kısaltır, toplu saçlar açılır, etekler iki yandan tutulur, erkekler Sibel Can götürmüş Karahan bakışıyla bakar... Ama her seferinde yeni bi şey yapmak zorundasındır. Ebe içlerinden en beğendiğini söyler. Sonra nası oluyor da bitiyordu bu oyun yaa? Yaşlanmışım bak:((

Hadi gerisi de yarına kalsın. Görüşürüz.

5 yorum:

B. dedi ki...

Uzay 1999 neydi?

Bay Yanlışla Doğru Ahmet'i hatırlıyorum ben. :)

Güzellik çirkinlikte ebenin en beğendiği ebe olur ve bir çıngar çıkana kadar oyun devam eder.

Ünzile benzetmesi senin kullandığın anlamıyla çok yerinde olmuş.

İçindeki büyük boşluk aydınlanıyor yavaş yavaş..

bad-ı saba dedi ki...

aaa evet ilkini hatırladım biz de çok oynardık:)

The King dedi ki...

Müthişsin dostum.

kremkaramel dedi ki...

Uzay 1999 dünyadan ayrılan bir grup bilimadamının rotasını kaybetmiş halde giderken başlarından geçen maceralar. O dizide olmak istediğim tek kişi vardı: uzaylı kız MAYA. Bu kız istediği her canlıya dönüşebiliyordu. Dönüşüm de onun gözbebeğinden oluyordu.Kaşları pullarla kaplı olup saç bitimine kadar devam ediyordu. Analaşılan ben bi de eski dizileri yazacağım. Yine önümü açtın Berna, tşk. (oyunun sonunu hatırlattığın için de ayrıca tşk)

B. dedi ki...

:)

hiç bilmiyorum onu ben, doğal olarak.

Eski diziler, iyi fikir!