Top5’ten sorumlu başwakanımla bir röportaj yapma ihtiyacı hasıl oldu aniden. Kendisi Blog yazmakla kalmaz ona buna laf yetiştirir. Sen misin yetiştiren. Ben sana bi şey sorayım da laf nası yetiştirilirmiş gör dedim (içimden) (Bu arada Wakan tanka’nın harbiden Kızılderili olduğunu gördüm ve onun çıplak fotoğraflarını çektim.) Onun kızarkadaşıyla çıplak fotoğraflarını görmek için nah şuracığı tıklayınız
KAPATIP GİDESİM GELİYOR! DANN!
Çok yönlülüğünü biliyoruz. Okumak mı yazmak mı daha zevkli? Bilmediğimiz yönün ne? (Rahatlasın diye gaz vererek başlıyorum. Yoksa bana ne! Kravatını gevşetti. Hah, kıvama geldi. İç geçiriyor. Gözleri sağ üste bakıyor, bir şeyler getiriyor gerilerden. Du bakalım, hayırlısı!)
Aslında yerine göre değişiyor. Mesela normalde roman ve kısa öykü okumayı daha çok severim, çünkü yazamıyorum bu tür şeyleri, başlayıp yarıda bıraktığım bir çok kısa öykü var, ama ya sıkılıyorum yazarken, ya da hikayeyi devam ettiremiyorum, sanırım bu konuda okumak daha zevkli. Başkalarının yazdıkları, anlattıkları hep daha ilgi çekici ve eğlenceli olmuştur. Blog’da da bu böyle, kimi zaman kendi blogumdan hiç hoşnut kalmıyorum, kapatıp gidesim geliyor. Uzun lafın kısası sanırım okumak. Yazmanın tek zevki, yalnız olduğun zamanlarda bir şeyleri paylaşabilmek bence :)
İngilizcenin ileride tüm dünya dillerine egemen olması, onları yutması mümkün mü? Büyük düşün. (Şimdi korkutuyorum. En iyi bildiği konuda zorlanacak lavuk! hehehe!)
Bu fani dünyada her şey mümkün aslanım! Ahah bu kelime ağzıma takıldı da son günlerde. Yutması mümkün, gayet tabi olabilir, ama olmasın... (Aman ne uyduruk cevap, git Filoloji oku sonra "mümkün" de çık işin içinden, pöh!)
BENİ HAFİFE ALMASINLAR! DANN!
İnsanların sende neyi fark etmelerini istersin? Onlara neyi fark etmedikleri için kızarsın? Sahi sen hiç kızar mısın? (Android dedim adam anlamadı hayret. Ben de amma acımasızım yaw!)
Ben çok kızarım, sürekli kızacak bir şey bulurum, ama bu kızgınlığı hep içime atarım, karşıya geçiremem, bu yüzden çok acı çekerim, çok sinirli olurum. Gayet farklı bir insanım, değişik, kalıplarım yok yani, ne bilim, hiç beklenmediğin anlarda seni şaşırtabilirim, beklenmedik anında seni vurabilirim, farklıyım işte, ben farklıyım ve bunu fark etmelerini isterim. Ha bir de sandıkları kadar hafife almasınlar beni. (Deli lan bu, dengesiz. Rezistansı yanmış, platini meme yapmış)
VURAYIM DERKEN VURULABİLİRİM! DANN!
Etnik kimlik, cinsel kimlik, politik kimlikler hakkında ne düşünüyorsun? Beni yargılamak istersen hangi silahla vurursun? (Sööle, sööle de gardımı alim, dostumu düşmanımı bilim di mi ya? )
Kuzum herhalde yargılamak bu dünyada benim en son yapabileceğim şey. Cinsel kimlik ve etnik kimliği zaten seçemeyiz,( tamam belki cinselliğe bir şekilde baskı falan sayesinde yön verebiliriz ama) zaten bu yüzden de bence bunlarla bir insan vurulmaz. Belki politik evet, ama ben politikadan pek anlamam ve ben onu vurayım derken, sonra o beni vurur :P (Gülüyor Saw VII’deki gibi-daha çevrilmedi ama neyse- Gülünce gözlerinin yanında kazayakları ortaya çıktı. Çok yaşlıymış lan bu! Aman korkulacak bişii yokmuş, politikadan anlamıyo! Harcarım bunu... Kendine gel, sen röportörsün!)
EVLİLİĞE KARŞIYIM! DANN!
Komik erkek seksi erkek midir? Sen komik misin? Benimle evlenir misin?(Şey bu fazla oldu) (Fazla açık ediyorum kendimi. Ama elleri çok güzel. Hetoro ama... Sevişsem mi? Ama yok şu röportajı bitirim önce)
Bana göre karakteristik özellikler bir insanı seksi yapmaz, yani bu erkek için de kadın içinde aynıdır. Ama komik bir insan her zaman için tercihimdir. Ben mi?? Hiç sanmam!! Belki kimi zaman hal ve tavırlarımla birilerini güldürebilirim ama hayır?? Seninle evlenmek mi?? Tanrım yoksa biri bana evlilik teklifinde mi bulundu ? Kuzum ben evliliğe karşıyım :P (Şrekteki eşek gülüşü, O eşek de idolümdür zaten)
BABAMA YALAN SÖYLÜYORUM! DANN!
Para kazandın, kazandın, kazandın... ilk sırada ne var? Duvardan duvara halı?kitaplık?müzik dolabı?teknolojik oyuncaklar?(ya da şişme bebek? Muhahaha!)
Eğer parayı şimdi kazanacaksam , kendime bir 32GBlık ıPod Touch alırım ya da MacBook falan. Yok iş hayatında atıldığım zaman kazanacak paramla ne alacağımı soruyosan doğru İspanya’ya gideceğimi söylemekten zevk duyarım. Bu arada aklıma bir şey geldi, 3- 4 sene önce MTV’de TRL diye bir liste programı yayınlanıyordu, konuklar Alicia Keys (başarılı R&B şarkıcısı) ve Jessica Alba idi. Aynı soruyu sunucu geçmiş zaman olarak sordu. Alicia kendine piyano almış, daha iyi çalışabilmek ve mesleğini ilerletebilmek için, Alba ise en pahalısından kaşmir bir kazak almış. Bu durumda ben biraz Alba gibi oluyorum J Ama napiim kitap paramı babam veriyo, bazen CD alacağım zaman baba ders kitabı alıcam para verir misin diyorum, ha kitapsa başka diyo :P (Hımm babasına söylerim diye şantaj yapılacak, not alim hemen)
Defolarından söz et bize. Nedir yeteneksizliklerin? (Konuşşş ülenn!)
Yeteneğin var mi diye sorsana sen! Hoşlanmadığım özelliklerim çok var. Bazen çok tepkisiz, sakin, şımarık hiçbir şeyden memnun olmayan ve gayet antipatik bir insana dönüşebiliyorum. Çok güvensizim, yani kendime güvenim de yok, etrafıma güvenim de yok. ("Aslında ben de yok" diyecek şimdi Duygu Asena gibi , coştu gidiyo bu:))
BANA AŞIK OLUNMAZ! DANN!
Aşk kapını çalınca ne yapacaksın? (Üstüne bornozunu giyecek misin? Zırh mı takınacaksın?)
Kapıyı açıcam onu içeri çekicem ve doyasıya eğlenicem, kendimi onun kollarına bırakıcam. Hani yabancı filmler de olur ya. Sevgili ellerinde çiçek ve şarapla kapıyı çalar, kız kapıyı açar, o anda birden ateşli bi şekilde öpüşmeye başlarlar. OMG fazla mı oldu, neyse işte kendimi böle bırakıcam aşkın kollarına. Ama aşık olabileceğim ve birinin bana aşık olucağını zannetmiyorum. (Ama ben aşık oldum anlamıyo yaa! Naapsam ki? Ben de niye anlayışsız bi sevgili buldum şimdi? Yok bee sıkıldım bundan bi cacık olmaz, önümüzdeki maçlara bakıcaaz anlaşılan)
HA ENTEL, HA ABAZA! DANN!
Sanat için mi sanal için mi soyunmalıyım ben? Ya da ben soyunmalı mıyım? (Direk mevzuya daliym bakalım, sevişme şansımız var mı? Röportajı kötü emellerime alet ediyom resmen yaa, kimse röp. yapmıycek bundan sonra. Ühüü! Sol omzumda kırmızılı şeytan: Aman yapmazsa yapmasın ben de kaş göz çizer popoma sorarım diye düşün, solunu kullan, midesine çalış!)
Hımm ne fark eder ki ?? kendini nasıl mutlu hissediceksen öyle soyun! Ha entelektüellerin gözü bayram edicek ha Abazaların gözü bayram edicek ne farkı var ki ? (Abaza lan bu, mahveder beni, kalsın, almiym!)
Sanat tokluk için midir masturbasyon için mi? Sanat dediğin nedir kuzum? (Apışıp kalacak şimdi kesin maydonoz)
Sanat bir dindir, tapınmak için vardır (bunu hocam dedi, fikirlerini copy-paste yaptım), gerçek hayattan kaçmak, güzellikleri görmek için vardır :D (bu da benim düşüncem) o yüzden sanatın biraz daha romantik ve politikadan ayrılmasını isterim (ki ikincisi pek mümkün değil) (Yaw bu çocuk boş dilmiş, madonna'yla maradona arası bişii)
Arkadaş grubunda konuşmadan kaç dakika durabilirsin? a)1 b)10 dak. c)1 saat d)1 gün e)1 ay
Gruptan gruba değişir, bazılarının yanında susmam, bazılarında sırayla konuşuruz, bazılarında sadece dinlerim. (Geveze bi ketumluk görüyorum)
Biseksüel mi doğar her insan? (Anla oolum sarkıyom sana! )
Doğar mı doğmaz mı bunu ben bilemem ? Bu fikirler sonradan mı oluşur bilemem ! İnsan kendini bu yönde değiştirilir mi bilemem. Bu biraz ortamla alakalı bişey. Ama her zaman söylediğim gibi belki biraz fazla ütopik olucam ama bence kız ve erkek yoktur, yani sempatik insan vardır, güzel insan vardır, duygusal insan vardır…Kısacası cinsiyet yoktur, insan vardır, herkes herkese aşık olabilir. Yani ben de kendimi kısıtlayamam ki, kime aşık olucağımı seçemem ki, belki frenleyebilirim, ama acı çekerim. (Hımm dur lan ekmek çıkacak bu kapıdan sanki)
HİÇ Ç ŞİİR OKUMADIM! DANN!
Çeviri şiirin başarılı örnekleri var mı? Şiiri kim çevirmeli? Bir şair mi, dile hakim bir çevirmen mi?
Şiir öykü ya da romandan faklıdır, onlarda değişik kelimelerle aynı duyguyu aynı anlatıyı verebilirsiniz, ama şiir farklı, belirli kalıplar ve ölçüleri vardır, bunu çevirdiğiniz dile de yansıtmanız gerekir, bence bir şiiri en iyi yine bir şair çevirebilir. Hayatımda hiç çeviri şiir okumadım sanırım. Bir seferinde bir arkadaşım Shakespeare’nin bi sonesini yollamıştı Türkçe olarak; ve çeviri muhteşemdi tamamiyle Shakespearian bir Türkçe’yle yazılmıştı deyim yerindeyse. (Ohh be bitti, az daha uyuyacaktım. Ne sıkıcı bi röportaj, dur şuna yalandan teşekkür edim,Mucx, hah bahaneyle öptüm, ohhhşşş!)
Bu röportaj % 100 Canlı efekti verilerek yapılmıştır. İçseslerin sapıklığına katlandığınız için size, bu yazıyı görüp de hakkımda dava açmadığı için Wakan Tanka’ya, ilkokul öğretmenime, simit satan amcaya teşekkür ederim. Oscaaar bende artıııııııııııııık!
2 yorum:
avukatım nerde :P
neyse yazıya yorum yapılsın ben sonradan yine yorumlarım :)
hahahahah, koptum ya, bastaki resme hele :D platini meme yapmış dedi ya :D benimkilerden ne sitcom muhabbetleri çıkar merak ediyorum :D
Yorum Gönder